TEKSTİL KOKUSU

İsmi kulağa çok tanıdık gelse de tekstil kokusu yeni yeni popüler olan, hayatınızı kolaylaştıracak bir üründür. Ortamdaki kötü koku kaynağı çoğunlukla tekstillere sinen rahatsız edici kokulardır. Bildiğiniz gibi spreylenen kokular normalde havaya sıkılır fakat tekstil kokusunda uygulama farklıdır. İsminden de anlaşılacağı gibi direkt tekstile sıkılarak; sinen yemek, sigara, rutubet, evcil hayvan ve benzeri istenmeyen kokuları yok eder. Böylelikle ortamın kötü kokmasını engellersiniz. Günlük hayatınızda en sık kullanacağınız kokulu üründür çünkü misafir gelmeden perdeye, spor sonrası ayakkabı içine, dolapta kokusunu kaybetmiş nevresimlere, yemek sonrası cekete veya uzun bir yolculuk sonrası arabaya… Hatta kirli sepetinde bekleyen kıyafetlerinize de sıkmanızı önemle tavsiye ederiz, böylece yatak odanıza kötü koku yayılmasını engellersiniz. Tekstil kokusu sizi, sırf güzel kokmuyor diye eşyalarınızı gereksiz yere temizleme külfetinden kurtarır. Böylece, akşam gittiğiniz restoranda üstünüze sinen sigara-yemek kokusu yüzünden ceketinizi kuru temizlemeye vermek zorunda kalmazsınız. Yahut kısa bir yürüyüş sonrası sırf tişörtünüzün kokusu biraz değişti diye çamaşır yıkama zahmetine girmezsiniz. Deri, nubuk, ipek, viskoz ve su ile leke tutan benzeri kumaşlar hariç leke yapmaz. Bu tip tekstiller için önerdiğimiz çözüm ise, dolabın içindeki diğer kıyafetlere biraz fazla miktarda sıkın, koku onlara da tesir edecektir.
Farklı bir kullanım yönteminden bahsedelim Duvar kâğıtlarına da tekstil kokusu sıkabilirsiniz. Leke yapmadığını test ettik. Farklı duvar kâğıdı tipleri olabileceğini göz önünde bulundurarak leke yapsa da gözükmeyecek bir yerde önce test edin ve sorun yoksa duvar kağıtlarınıza sinen kokulardan da böylelikle kurtulun. Kapadokya bölgesinde mağara ve taş oteller de duvarlarına tekstil kokusu sıkmalarını şiddetli öneririz. Duvarlar ısıyı çektiği gibi kokuyu da çekecektir.
Restoran, otel ve benzeri işletmelerin dolapta sakladıkları; şal, masa örtüsü, nevresim ve personel kıyafetlerine tekstil kokusu sıkabilirler. Yalnız, söz konusu eşyaları misafire veya personele vermeden hemen önce değil de bir gece evvel sıkılmalıdır. Bu süre zarfında koku hafifleyip hoş bir biçimde sinecektir. Ayrıca kıyafet, nevresim ve çeyiz gibi tekstil ürünleri satan mağazaların, teşhir ürünlerine uygulaması da müşterileri üzerinde çok olumlu etki yaratacaktır.
Kullanım yöntemi olarak tavsiyemiz koku makinesindekine son derece benzerdir: Tekstil kokusunu evdeyken değil de evden çıkmadan önce yoğun şekilde kullanın ve ayakkabı içlerinden perdeye kadar tüm tekstillere sıkıp, sanki evi ilaçlıyormuş gibi, sonra hemen evden çıkın. Böylece eve geri geldiğinizde yoğun koku sizi rahatsız etmeyeceği gibi tüm tekstillere de sinmiş olacaktır.
Arabada da muhakkak denemelisiniz. Aracınızdan eve gelmeden önce deri olmayan tüm döşemelerine ve bagajına sıkıp otomobilden çıkın. Sabah aracınıza geri geldiğinizde bambaşka bir arabaya biniyormuş hissi yaşayacaksınız.
Ev veya arabada kullanırken havaya hiç sıkmamaya özen gösterin. Ayrıca tekstilin belirli bir bölgesine fazla sıkmak yerine daha geniş bir alana daha az sıkarak, kokunun her tarafa eşit tutunmasını sağlayıp çok daha etkili kokulandırma yapabilirsiniz. Unutmayın, daha önceden sinmiş, istenmeyen koku ne kadar yoğun ise tekstil kokusunu da aynı yoğunlukta kullanmalısınız. Yani evinizde veya aracınızda yıllarca sigara içildiyse sinmiş kokuların bir günde gitmesini beklemeyin. Tekstil kokusunun istenmeyen kokuları gidermesi biraz zaman alacaktır. Kokunun yoğunluğu az veya çok sıkmanıza göre değişir. Tüm spreyli ürünler gibi, daha etkili sonuç için kullanmadan önce muhakkak çalkalamalısınız.
Birbirinden farklı, harika kullanım alanlarına ve etkisine rağmen ortamdaki rahatsız edici sigara, yemek ve evcil hayvan kokuları için koku makinesi kullanılmalıdır. Unutmayın bu ürünü tekstile sinen kokuları yok etmek için tavsiye ediyoruz.
Kumaşları kokulandırma konusuna değinmişken, parfümün tarihinden yola çıkarak tekstil kokularıyla ilgili öngörümden bahsedeyim. Koku binlerce yıldır, birçok farklı rolde yaşamımızın adeta vazgeçilmez bir parçası. Fakat parfümün daha geniş kitleler tarafından kullanılmaya başlanması, endüstri devrimi sonrası yaşanan gelişmelerle mümkün olmuş. Teknolojinin gelişmesiyle tekstilde leke yapmayan parfümlerin daha çok üretilmesi ve tekstilin, kokuyu tene nazaran daha uzun süre tutması, geçmiş yüzyıllardaki uygulamaya modern bir şekilde döneceğimizin habercisidir. Böylelikle, tene sürülen parfümlere ihtiyaç her geçen gün azalacak ve onun yerine giydiğimiz tekstillerde kokulu ürün kullanımı yaygınlaşacağa benziyor. Bence de en uygun kullanım şekli budur.
Yakın dönemlere kadar sadece zenginlerin ulaşabildiği bir üründür parfüm. İngiltere’de tekstil ile başlayan endüstri devrimi birçok sektörü etkilediği gibi parfüm sektörünü de canlandırmıştır. Devrim öncesi, yani yüzyıllar boyunca parfümün genel kullanım şekli, bir materyalle boyunda taşınması ve/veya kıyafetlere uygulanması yönündedir. Zaten “eau de toilette” ismi de bu uygulamayı net olarak açıklıyor. Eau Fransızca su, toile ise resim yapmak için kullandığımız tuval veya kanvas kumaş anlamına geliyor. Davetlerde kadınların giydiği şık tuvaletler (abiyeler) adlarını, yapıldıkları bu kumaşlardan alır. Yani, genel kabul gören bilgi yanlıştır, “eau de toilette” kesinlikle “WC suyu” anlamında değildir ve asıl anlamı ve kullanış amacı kumaşı kokulandırma suyudur. Bir nevi tekstil kokusu gibi düşünün.
Öyleyse sözlerimizi bitirmeden, derleme bir bilgiden bahsetmek istiyorum. Avrupa’da parfümün büyük bir ekonomi olması, Roma İmparatorluğu’nun öncelerine dek uzanır. Orta Çağ ve hemen öncesi dönemde kıtadaki zenginliğin azalmasından dolayı Floransa çevresi dışında parfüm üretimine çok nadir rastlanmaktadır. Zaten Fransa’ya bile Floransa’dan gecikmeli geliş hikâyesi, meşhur Medici ailesinin kızının Fransa kralıyla evlenmesiyle mümkün olur. Peki, o dönemlerde başta Fransızlar olmak üzere Avrupalılar, yüzyıllar önce büyük büyük dedeleri hamamlar içinde tertemiz ve güzel kokarken, Romalı yaşam tarzının bu varisleri o kültürden nasıl olup da böylesine uzaklaşmışlar? Bunun yanıtı yanlış bir bilginin bilime tesir etmesinde yatıyor. Miyasma kuramı olarak adlandırılan bu teori, özetle mikropların havayla yayıldığını öne sürer. Evet, şüphesiz birçok hastalığın açıklamasında bu bilimsel bir gerçek. Fakat o dönemlerde, bu duruma karşı alınan önlem nedir diyecek olursanız soruna getirdikleri çözüm yıkanmamaktır! Bu, o dönemin bilim adamlarının ortaya attıkları ve milyonları etkilemiş yanlış bir çözüm olmuştur. Yanılgı içindeki bilim adamları, yıkanmamak sayesinde tendeki gözeneklerin hep kapalı kalmasını sağlayıp böylece insan vücuduna havadan mikrop girmesine engel olmayı düşünmüşler. Uzun lafın kısası, yüzyıllar boyunca Batılılar, sıklıkla yıkanmamanın kişiyi sağlıklı kılacağını sanmışlar. Yanlış bilginin trajik bir şekilde tüm kıtaya yayılması, birçok ölümü beraberinde getirmiş getirmesine fakat bu durum, aynı zamanda parfüm endüstrisinin de büyümesine yol açmış.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.

Kabul Et Çerez Politikası