Parfüm Davranışları

     Parfümün daha geniş kitlelerce kullanımı, endüstri devrimi sonrasına dayanır, öncesinde sadece zengin soyluların ulaşabildiği pahalı bir emtiaydı. Bizim bildiğimiz şekilde yani tütsüden çok sonra, ilk parfüm önce boyunda taşınması veya kıyafetlere uygulanması şeklinde kullanılmıştır. “Eau de toilette” ismi yöntemi kısmen açıklar. “Eau” Fransızca “su”, “toile” ise bir kumaş cinsidir, kadınların giydiği tuvalet elbiselerinin ismi de buradan gelir. Yani, “eau de toilette” sanıldığı gibi “tuvalet suyu” değildir. Güzel kokması için satılan bir ürünün, anında kötü kokuyu hatırlatan tuvalet ismiyle satılması zaten beklenemez. Asıl anlamı, kumaşı kokulandırma suyudur, yani tekstil kokusudur. Günümüzde teknoloji hızla ilerlemekte ve tekstilde leke yapmayan parfümler geliştirilmektedir. Tekstilde kullanılan elyaflarının bir kısmının kokuyu tene göre daha uzun süre tutması, gelecekte eski uygulamaya modern bir dönüş yapabileceğimizin sinyallerini vermektedir.
 
    Orta Çağ ve 18. yüzyıl arasında inşa edilen evlerin çoğunda tuvalet bulunmuyordu, haliyle sürekli banyo yapılmasından da söz edemeyiz. Sabun kullanımı da günümüzdeki gibi sık değildi. Şampuan ve diş macunu ise henüz keşfedilmemişti. Bu nedenlerle, oldukça sınırlı kişinin kullanabilme fırsatı olan parfümün etki bırakmakla beraber istenmeyen kokuları bastırmak için de kullanıldığı gayet açıktır. 1900’lerin başında, zengin ülkelerde kişisel bakım ürünlerinin yaygınlaşmasıyla, parfümün kötü kokuyu engelleme sorumluluğu azalırken, sosyal ortamda dikkat çekmek için kullanımı artmıştır.
     Bugüne nazaran daha tutucu dönemlerde, sınırlı zaman ve uzun mesafeden dahi rahatlıkla hissedilen parfümlerle dikkat çekmek, pratik ve etkili bir iletişim aracı olarak düşünülebilir. Ancak, günümüzde hijyen standartlarının yüksekliği ve iletişimin rahatlığı göz önüne alınırsa, parfümün bu rolü benzer kalsa da sistem biraz değişmiştir. Buram buram kokmanın uzak mesafedeki olumlu etkisi, yakından rahatsız ettiğinden bariz bir dezavantaja dönüşmektedir. Kendi kokumuzu maskeleyecek kadar kuvvetli, ancak yanımızdakileri rahatsız etmeyecek kadar hafif kokmanın daha yaygın bir davranış haline gelmekte olduğunu gözlemledim.
 
    Bu yönelmenin altında, yakın mesafede yoğun kokulara maruz kaldığında rahatsız olanların, başkalarına aynısını hissettirdiklerinde negatif etki yaratacaklarını idrak etmeleri yatmaktadır. Ayrıca, belli bir süre sonra zaten kendi kokumuzu alamadığımızın, yani “burun yorulması” kavramının yeni yeni öğrenilmesi de etkili olmuştur. Bu biyolojik özelliğimiz daha geniş kitlelerce anlaşıldıkça, kurumsal kokulandırmada da bakış açıları değişecektir. Ayrıca, az sıkarak hafif kokmak, birim maliyet açısından da doğru bir harekettir çünkü şişeyi daha uzun süre kullanabilirsiniz.
 
   Toplumsal yapı taşları kokuyla ilgili davranışlarımızı etkiliyor. Bununla beraber, bireylerin az veya çok kokma isteklerinin, sosyoloji ve psikiyatri bilimleri tarafından incelenmesi gereken konular olduğunu düşünüyorum.

Kok!

Parfüm Davranışları

     Parfümün daha geniş kitlelerce kullanımı, endüstri devrimi sonrasına dayanır, öncesinde sadece zengin soyluların ulaşabildiği pahalı bir emtiaydı. Bizim bildiğimiz şekilde yani tütsüden çok sonra, ilk parfüm önce boyunda taşınması veya kıyafetlere uygulanması şeklinde kullanılmıştır. “Eau de toilette” ismi yöntemi kısmen açıklar. “Eau” Fransızca “su”, “toile” ise bir kumaş cinsidir, kadınların giydiği tuvalet elbiselerinin ismi de buradan gelir. Yani, “eau de toilette” sanıldığı gibi “tuvalet suyu” değildir. Güzel kokması için satılan bir ürünün, anında kötü kokuyu hatırlatan tuvalet ismiyle satılması zaten beklenemez. Asıl anlamı, kumaşı kokulandırma suyudur, yani tekstil kokusudur. Günümüzde teknoloji hızla ilerlemekte ve tekstilde leke yapmayan parfümler geliştirilmektedir. Tekstilde kullanılan elyaflarının bir kısmının kokuyu tene göre daha uzun süre tutması, gelecekte eski uygulamaya modern bir dönüş yapabileceğimizin sinyallerini vermektedir.
 
    Orta Çağ ve 18. yüzyıl arasında inşa edilen evlerin çoğunda tuvalet bulunmuyordu, haliyle sürekli banyo yapılmasından da söz edemeyiz. Sabun kullanımı da günümüzdeki gibi sık değildi. Şampuan ve diş macunu ise henüz keşfedilmemişti. Bu nedenlerle, oldukça sınırlı kişinin kullanabilme fırsatı olan parfümün etki bırakmakla beraber istenmeyen kokuları bastırmak için de kullanıldığı gayet açıktır. 1900’lerin başında, zengin ülkelerde kişisel bakım ürünlerinin yaygınlaşmasıyla, parfümün kötü kokuyu engelleme sorumluluğu azalırken, sosyal ortamda dikkat çekmek için kullanımı artmıştır.
     Bugüne nazaran daha tutucu dönemlerde, sınırlı zaman ve uzun mesafeden dahi rahatlıkla hissedilen parfümlerle dikkat çekmek, pratik ve etkili bir iletişim aracı olarak düşünülebilir. Ancak, günümüzde hijyen standartlarının yüksekliği ve iletişimin rahatlığı göz önüne alınırsa, parfümün bu rolü benzer kalsa da sistem biraz değişmiştir. Buram buram kokmanın uzak mesafedeki olumlu etkisi, yakından rahatsız ettiğinden bariz bir dezavantaja dönüşmektedir. Kendi kokumuzu maskeleyecek kadar kuvvetli, ancak yanımızdakileri rahatsız etmeyecek kadar hafif kokmanın daha yaygın bir davranış haline gelmekte olduğunu gözlemledim.
 
    Bu yönelmenin altında, yakın mesafede yoğun kokulara maruz kaldığında rahatsız olanların, başkalarına aynısını hissettirdiklerinde negatif etki yaratacaklarını idrak etmeleri yatmaktadır. Ayrıca, belli bir süre sonra zaten kendi kokumuzu alamadığımızın, yani “burun yorulması” kavramının yeni yeni öğrenilmesi de etkili olmuştur. Bu biyolojik özelliğimiz daha geniş kitlelerce anlaşıldıkça, kurumsal kokulandırmada da bakış açıları değişecektir. Ayrıca, az sıkarak hafif kokmak, birim maliyet açısından da doğru bir harekettir çünkü şişeyi daha uzun süre kullanabilirsiniz.
 
   Toplumsal yapı taşları kokuyla ilgili davranışlarımızı etkiliyor. Bununla beraber, bireylerin az veya çok kokma isteklerinin, sosyoloji ve psikiyatri bilimleri tarafından incelenmesi gereken konular olduğunu düşünüyorum.

Kok!

Siteden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak, çerez politikasını kabul etmiş sayılırsınız.

Kabul