Koku ve Psikoloji
Aromakoloji kelimesini ilk kez duyuyor olabilirsiniz. Aromaterapiye ise muhtemelen aşinasınızdır. Aromakoloji, 1990’ların başında Japonya’da ortaya çıkan yeni bir bilim dalıdır. İnsanların kokulardan kaynaklanan davranış ve duygusal değişikliklerini incelemektedir. Aromaterapi ise hastalıkların önlenmesi ve tedavisi için bitkisel yağların oral, topikal ve solunum yollarının kullanımıyla; fizyolojik ve/veya psikolojik düzeyde sonuçlar elde eden tedavi edici takviyedir. Koku tercihi ve kokuya tepki standart değildir, insandan insana farklılık gösterir. Bu nedenle aromaterapide solunum yoluyla tedaviye biraz şüpheyle yaklaşıyoruz. Her türlü imkâna sahip uluslararası ilaç firmalarının da solunum yoluyla tüketilen aromaterapi ürünlerini henüz üretmediklerini belirtmek gerekir.
Koku, davranışsal ve duygusal değişikliklere etki ettiğinden, aromakolojinin günlük hayatımızda temas ettiği alan çok geniştir. Stresten özgüvene, sağlıklı bir iletişimden arzu edilen bir mutluluğa varıncaya kadar birçok farklı başlığı hayal edebilirsiniz. Aromakolojinin bunları bize yaşatmak için aromaterapide olduğu gibi, sadece uçucu yağlara ihtiyacı yoktur, tüm beğendiğiniz kokularla bunu gerçekleştirebilir.
Peki, koku bize bu etkiyi nasıl yapıyor? Cevabı, beynimizdeki limbik sistemdedir. Limbik sistem, beynin ödül merkezidir ve isteğimize bağlı hareket etmez. Duygularımızın ve davranışlarımızın düzenlenmesi, içgüdülerimizin harekete geçmesi ve belleğimizin işlenmesi burada gerçekleşir. Burası neden aromakolojide önemlidir? Çünkü limbik sisteme kokular direkt girebilir ve burada işlenir. Limbik sistemin kokuları işlemesi ise aromakolojinin konusudur.
Kokuların sebep olduğu etkileme biçimlerini ikiye ayırabiliriz. Birincisi, koku hafızamızdan direkt yararlanılmasıdır: Annelerinin kıyafetlerini koklayan bebeklerin, anneleri yanlarında olmasa bile sakinleştikleri gözlemlenmiştir. Bu etki, bebeğin koku hafızasından direkt yararlanmasıyla oluşur. Annesi yanında olmasa bile, kokusunu taşıyan obje varlığını hissettirir. Diğer etkileme biçimi ise dolaylıdır: Aç ve stresli olduğunuzda, yemek kokusuna vereceğiniz tepki genellikle olumludur ve sizi rahatlatır. Henüz yemek yememiş olsanız bile, kokusunu aldığınız yiyecek size doyacağınızın sinyalini verir. Her iki örnekte de koku, olumsuz psikolojiyi değiştirir. Benzeri olumlu duygusal değişimleri, satın aldığınız kokulu ürünlerle evinizde veya ofisinizde yaşadığınızı ve yaşattığınızı hayal edin… Harika olmaz mıydı?
İsterseniz, şimdi bunu nasıl sağlayacağınızı konuşalım. Diyelim ki herhangi bir kokunun rahatlatıcı etkisi hakkında bazı şeyler duydunuz ve bu kokuyu satın alıp evinizde denemeye başladınız. Doğal olarak bunun sizde olumlu etkilerini bekleyeceksiniz. Ancak, sadece okuyarak veya birilerinden duyarak koku seçmek, istediğiniz etkiyi yakalamanızı garanti etmez. İkna edici reklamlarda ve pek çok güvenilir kaynakta bunun tam tersi söylense de bu şekilde koku seçmek işinizi tamamen şansa bırakmak demektir. Yazının başında da belirttiğimiz gibi, hepimiz farklı kokulara değişik tepkiler verebiliriz. Örneğin, lavanta kokusunun meşhur rahatlatıcı özelliğini duymayan yoktur, fakat bazıları için bu koku muazzam iticidir. Eğer siz lavanta kokusunu sevmeyenlerdenseniz, evinizde bahsedilen sakinleştirici etkinin tam tersini yaşarsınız.
Bu durumun istisnası ise işletmelerdir. Örneğin, otel odaları ve restoran tuvaletleri, titizliğin kurumun diğer ortamlarından daha fazla mercek altına alındığı yerlerdir. Bu alanlarda rahatsız edici kokuları bastırmak ve temizliğe önem verildiğini sadece görsel olarak değil, kokuyla da bildirmek önemlidir. Temiz olduğu halde temiz kokmayan bir mekân, istenmeyen bir izlenim yaratabilir ve bu kurumsal kimliğe zarar verir. Kokunun gücü maalesef tam tersini de yapabilir; ihmal edilmiş bir alanın kokuyla temiz hissini vermesi, hijyen konusunda yanıltıcı olabilir. Yakın coğrafyamızda temizlik hissine neredeyse ismini verdirmiş beyaz sabun kokusu, yani orijinal adıyla Marsilya sabunu kokusu ve kadim temizleme geçmişiyle lavanta kokusu, temizlik hissini en iyi yansıtan iki kokudur. Lavanta, Latince kökeni “lavare” olan “yıkamak” anlamına gelir. Bazı firmalar, ofislerinde “fiziki temizlik” hissi dışında “ruh temizliği” hissini de kokuyla vermeyi başarmışlardır. Ülkemizin önde gelen gelinlikçilerinin Marsilya sabunu kokusunu bu amaçla bizden aldıklarını öğrendik.
Kurumlardan bireylere geri dönüp kaldığımız yerden devam edelim. Kokuların farklı ve güçlü etkileri vardır, fakat sevmediğiniz bir koku çeşidinin hiçbir psikolojik faydası olmaz, hatta ortamı dayanılmaz hale getirebilir. Çocukluğunuzdan kalan travmatik bir hatıranızla ilişkilendirdiğiniz bir koku, sizi rahatlatmak bir yana, ismini duyduğunuzda dahi asabınızı bozabilir. Bu nedenle belirli koku çeşitlerine atfedilmiş (afrodizyak, kadınsı, erkeksi, uyutan ve zekâ açan gibi) harika sıfatların altında kuşkusuz ticari sebepler yatar. Ancak bu, herhangi bir koku çeşidinin size olumlu etkisi olmayacağı anlamına gelmez.
Peki, aromakoloji için nasıl koku seçeceksiniz? Bunun tek bir yöntemi var; hangi koku çeşidinden daha çok hoşlandığınızı bol bol deneyerek keşfetmek ve sadece sizi mutlu eden kokularla yaşam alanlarınızı şekillendirmek. Yani, duyduklarınıza ya da okuduklarınıza göre değil, koklayıp sizde bıraktığı olumlu hissiyata göre hareket etmelisiniz.
Koku ve Psikoloji
Aromakoloji kelimesini ilk kez duyuyor olabilirsiniz. Aromaterapiye ise muhtemelen aşinasınızdır. Aromakoloji, 1990’ların başında Japonya’da ortaya çıkan yeni bir bilim dalıdır. İnsanların kokulardan kaynaklanan davranış ve duygusal değişikliklerini incelemektedir. Aromaterapi ise hastalıkların önlenmesi ve tedavisi için bitkisel yağların oral, topikal ve solunum yollarının kullanımıyla; fizyolojik ve/veya psikolojik düzeyde sonuçlar elde eden tedavi edici takviyedir. Koku tercihi ve kokuya tepki standart değildir, insandan insana farklılık gösterir. Bu nedenle aromaterapide solunum yoluyla tedaviye biraz şüpheyle yaklaşıyoruz. Her türlü imkâna sahip uluslararası ilaç firmalarının da solunum yoluyla tüketilen aromaterapi ürünlerini henüz üretmediklerini belirtmek gerekir.
Koku, davranışsal ve duygusal değişikliklere etki ettiğinden, aromakolojinin günlük hayatımızda temas ettiği alan çok geniştir. Stresten özgüvene, sağlıklı bir iletişimden arzu edilen bir mutluluğa varıncaya kadar birçok farklı başlığı hayal edebilirsiniz. Aromakolojinin bunları bize yaşatmak için aromaterapide olduğu gibi, sadece uçucu yağlara ihtiyacı yoktur, tüm beğendiğiniz kokularla bunu gerçekleştirebilir.
Peki, koku bize bu etkiyi nasıl yapıyor? Cevabı, beynimizdeki limbik sistemdedir. Limbik sistem, beynin ödül merkezidir ve isteğimize bağlı hareket etmez. Duygularımızın ve davranışlarımızın düzenlenmesi, içgüdülerimizin harekete geçmesi ve belleğimizin işlenmesi burada gerçekleşir. Burası neden aromakolojide önemlidir? Çünkü limbik sisteme kokular direkt girebilir ve burada işlenir. Limbik sistemin kokuları işlemesi ise aromakolojinin konusudur.
Kokuların sebep olduğu etkileme biçimlerini ikiye ayırabiliriz. Birincisi, koku hafızamızdan direkt yararlanılmasıdır: Annelerinin kıyafetlerini koklayan bebeklerin, anneleri yanlarında olmasa bile sakinleştikleri gözlemlenmiştir. Bu etki, bebeğin koku hafızasından direkt yararlanmasıyla oluşur. Annesi yanında olmasa bile, kokusunu taşıyan obje varlığını hissettirir. Diğer etkileme biçimi ise dolaylıdır: Aç ve stresli olduğunuzda, yemek kokusuna vereceğiniz tepki genellikle olumludur ve sizi rahatlatır. Henüz yemek yememiş olsanız bile, kokusunu aldığınız yiyecek size doyacağınızın sinyalini verir. Her iki örnekte de koku, olumsuz psikolojiyi değiştirir. Benzeri olumlu duygusal değişimleri, satın aldığınız kokulu ürünlerle evinizde veya ofisinizde yaşadığınızı ve yaşattığınızı hayal edin… Harika olmaz mıydı?
İsterseniz, şimdi bunu nasıl sağlayacağınızı konuşalım. Diyelim ki herhangi bir kokunun rahatlatıcı etkisi hakkında bazı şeyler duydunuz ve bu kokuyu satın alıp evinizde denemeye başladınız. Doğal olarak bunun sizde olumlu etkilerini bekleyeceksiniz. Ancak, sadece okuyarak veya birilerinden duyarak koku seçmek, istediğiniz etkiyi yakalamanızı garanti etmez. İkna edici reklamlarda ve pek çok güvenilir kaynakta bunun tam tersi söylense de bu şekilde koku seçmek işinizi tamamen şansa bırakmak demektir. Yazının başında da belirttiğimiz gibi, hepimiz farklı kokulara değişik tepkiler verebiliriz. Örneğin, lavanta kokusunun meşhur rahatlatıcı özelliğini duymayan yoktur, fakat bazıları için bu koku muazzam iticidir. Eğer siz lavanta kokusunu sevmeyenlerdenseniz, evinizde bahsedilen sakinleştirici etkinin tam tersini yaşarsınız.
Bu durumun istisnası ise işletmelerdir. Örneğin, otel odaları ve restoran tuvaletleri, titizliğin kurumun diğer ortamlarından daha fazla mercek altına alındığı yerlerdir. Bu alanlarda rahatsız edici kokuları bastırmak ve temizliğe önem verildiğini sadece görsel olarak değil, kokuyla da bildirmek önemlidir. Temiz olduğu halde temiz kokmayan bir mekân, istenmeyen bir izlenim yaratabilir ve bu kurumsal kimliğe zarar verir. Kokunun gücü maalesef tam tersini de yapabilir; ihmal edilmiş bir alanın kokuyla temiz hissini vermesi, hijyen konusunda yanıltıcı olabilir. Yakın coğrafyamızda temizlik hissine neredeyse ismini verdirmiş beyaz sabun kokusu, yani orijinal adıyla Marsilya sabunu kokusu ve kadim temizleme geçmişiyle lavanta kokusu, temizlik hissini en iyi yansıtan iki kokudur. Lavanta, Latince kökeni “lavare” olan “yıkamak” anlamına gelir. Bazı firmalar, ofislerinde “fiziki temizlik” hissi dışında “ruh temizliği” hissini de kokuyla vermeyi başarmışlardır. Ülkemizin önde gelen gelinlikçilerinin Marsilya sabunu kokusunu bu amaçla bizden aldıklarını öğrendik.
Kurumlardan bireylere geri dönüp kaldığımız yerden devam edelim. Kokuların farklı ve güçlü etkileri vardır, fakat sevmediğiniz bir koku çeşidinin hiçbir psikolojik faydası olmaz, hatta ortamı dayanılmaz hale getirebilir. Çocukluğunuzdan kalan travmatik bir hatıranızla ilişkilendirdiğiniz bir koku, sizi rahatlatmak bir yana, ismini duyduğunuzda dahi asabınızı bozabilir. Bu nedenle belirli koku çeşitlerine atfedilmiş (afrodizyak, kadınsı, erkeksi, uyutan ve zekâ açan gibi) harika sıfatların altında kuşkusuz ticari sebepler yatar. Ancak bu, herhangi bir koku çeşidinin size olumlu etkisi olmayacağı anlamına gelmez.
Peki, aromakoloji için nasıl koku seçeceksiniz? Bunun tek bir yöntemi var; hangi koku çeşidinden daha çok hoşlandığınızı bol bol deneyerek keşfetmek ve sadece sizi mutlu eden kokularla yaşam alanlarınızı şekillendirmek. Yani, duyduklarınıza ya da okuduklarınıza göre değil, koklayıp sizde bıraktığı olumlu hissiyata göre hareket etmelisiniz.