Kokular ve Tercihlerimiz

Bir mekânda ilk hissedilen şey, ortamın kokusudur. “Misafir önce evin kokusunu fark eder.” sözü bu durumu iyi özetler. Kokular, kişilerin ruh hallerini etkiler, duygusal bağları tetikler ve kokunun kaynağına verilen değeri artırır. Bu sayede hoş bir ilk izlenim bırakır, ambiyans katar ve mekân estetiğini geliştirir. İnsanların o yerde daha uzun süre kalmasını sağlar, unutulmaz bir konukluk deneyimi sunar. Peki, bunu nasıl başarabilirsiniz?
 
Beynimizde koku alma ve hafıza, limbik sistemde işlenir ve birbirleriyle etkileşim halindedir. Kokulara maruz kaldığımız deneyimler, beynimizde ilişkilendirilir ve o kokuyu tekrar duyduğumuzda aynı deneyimleri hatırlatır. Mekâna girdiğimizde, dekoratif nesneleri fark etmeden önce ortamın kokusunu algılarız. Bu nedenle, bir yerle ilgili olumlu veya olumsuz düşünceler kokusundan etkilenir. Kokular farklı kişilerde farklı algılar yaratabilir; aynı koku bir kişide mutlu bir çocukluk anısını, diğerinde özel bir anıyı canlandırabilir.
 
Kokular, sadece insanlara ve mekânlara dair kanaatlerimizi etkilemekle kalmaz, ürün ve hizmetlere ilişkin görüşlerimizi de şekillendirir. Örneğin, nemlendirici kremi ilk önce koklar, beğenirsek ürünü incelemeye devam ederiz. Kötü koku, iyi bir dezenfektanı çağrıştırabilirken, güzel koku kozmetik ürünü hatırlatır. Ayrıca, et ve balığın tazeliğini kokusundan anlar, tercihimizi buna göre yaparız. Kokular, satın alma davranışlarımızı ve tüketim eğilimlerimizi belirler. Başka bir örnekle devam edelim: Bir otel odasına girdiğinizde, sinmiş sigara veya rutubet kokusu yerine hoş bir koku ile karşılaşırsanız, otelden henüz hizmet almamış olmanıza rağmen işletmeye bakış açınız olumlu etkilenir. Tam tersi durumda, evinizi pahalı malzemelerle dekore etmiş olsanız bile, kötü balık kokusu misafirlerinizin olumsuz etkilenmesine neden olur. Bu örnek, kokuların ortamlara ve deneyimlere dair algılarımızı nasıl şekillendirdiğini gösterir.
 
Aslında sosyal hayatımızda da durum böyledir. Şık ve lüks aksesuarları olan birisiyle iletişime geçtiğimizde, eğer sigara kokuyorsa diğer olumlu özellikler bir anda gölgelenir. Kişisel bakım ürünlerine para ve zaman harcamamızın sebebi budur; imajımızın en önemli aksesuarıdır kokulu ürünler. Çekici olmak yaşamımızın vazgeçilmez bir parçasıdır ve ortam kokuları da mekanlarda bu işlevi yerine getirir. Evlerde, otellerde, kliniklerde, mağazalarda misafir gelmeden önce ortamın kokulandırılması, bir karşılama ritüeli olmalıdır. Bu nedenle, “Güzel kokanın değeri artar.” diyebiliriz. Dahası, koku duyumuz biz farkında olmasak da uygun eş seçiminde de önemli rol oynar. Gözleri kapatılmış deneklerle yapılan testlerde, deney grubuna karşı cinse ait farklı tişörtler koklatıldığında, katılımcıların, kendilerine genetik olarak en uygun eşlerin kokularının sindiği tişörtleri en çekici olarak seçtikleri gözlemlenmiştir.
 
Bu durumla ilgili bir tespitimi paylaşmak isterim. Günümüzde, insanların eş seçiminde koku, kullandığımız kozmetik ürünlerden dolayı etkisini kaybetmiş olsa da, hayvanlar aleminde hala en önemli kriterdir. Bu yüzden, fikrimce, hayvanat bahçelerinde hayvanların çiftleşmekte zorlanmasının bir sebebi de uygun kokulu "hapis" arkadaşları olmamasıdır. Umarız bir gün tüm "hayvan hapishaneleri" kapanır.
 
Kokuların hayatımızdaki rolü bu denli önemli olmasına rağmen, henüz kendine has bir lisanı oluşmamıştır. Baktığımızı görürüz, dinlediğimizi duyarız ve dokunduğumuzu hissederiz; peki, ya kokladığımızı? Bunun için özel bir kelime maalesef yok. Fark etmek, hissetmek, anlamak gibi kelimeler koklamaya özel değildir. Şekerli, baharatlı, güçlü, yoğun ve hafif kelimeleri de kokuya özgü değildir, başka duyulardan gelirler. Gelecekte kokuların yaşamımızdaki rolleri daha iyi anlaşıldıkça, kokunun kendine özgü dilinin de oluşacağını düşünüyorum.

Kokular ve Tercihlerimiz

Bir mekânda ilk hissedilen şey, ortamın kokusudur. “Misafir önce evin kokusunu fark eder.” sözü bu durumu iyi özetler. Kokular, kişilerin ruh hallerini etkiler, duygusal bağları tetikler ve kokunun kaynağına verilen değeri artırır. Bu sayede hoş bir ilk izlenim bırakır, ambiyans katar ve mekân estetiğini geliştirir. İnsanların o yerde daha uzun süre kalmasını sağlar, unutulmaz bir konukluk deneyimi sunar. Peki, bunu nasıl başarabilirsiniz?
 
Beynimizde koku alma ve hafıza, limbik sistemde işlenir ve birbirleriyle etkileşim halindedir. Kokulara maruz kaldığımız deneyimler, beynimizde ilişkilendirilir ve o kokuyu tekrar duyduğumuzda aynı deneyimleri hatırlatır. Mekâna girdiğimizde, dekoratif nesneleri fark etmeden önce ortamın kokusunu algılarız. Bu nedenle, bir yerle ilgili olumlu veya olumsuz düşünceler kokusundan etkilenir. Kokular farklı kişilerde farklı algılar yaratabilir; aynı koku bir kişide mutlu bir çocukluk anısını, diğerinde özel bir anıyı canlandırabilir.
 
Kokular, sadece insanlara ve mekânlara dair kanaatlerimizi etkilemekle kalmaz, ürün ve hizmetlere ilişkin görüşlerimizi de şekillendirir. Örneğin, nemlendirici kremi ilk önce koklar, beğenirsek ürünü incelemeye devam ederiz. Kötü koku, iyi bir dezenfektanı çağrıştırabilirken, güzel koku kozmetik ürünü hatırlatır. Ayrıca, et ve balığın tazeliğini kokusundan anlar, tercihimizi buna göre yaparız. Kokular, satın alma davranışlarımızı ve tüketim eğilimlerimizi belirler. Başka bir örnekle devam edelim: Bir otel odasına girdiğinizde, sinmiş sigara veya rutubet kokusu yerine hoş bir koku ile karşılaşırsanız, otelden henüz hizmet almamış olmanıza rağmen işletmeye bakış açınız olumlu etkilenir. Tam tersi durumda, evinizi pahalı malzemelerle dekore etmiş olsanız bile, kötü balık kokusu misafirlerinizin olumsuz etkilenmesine neden olur. Bu örnek, kokuların ortamlara ve deneyimlere dair algılarımızı nasıl şekillendirdiğini gösterir.
 
Aslında sosyal hayatımızda da durum böyledir. Şık ve lüks aksesuarları olan birisiyle iletişime geçtiğimizde, eğer sigara kokuyorsa diğer olumlu özellikler bir anda gölgelenir. Kişisel bakım ürünlerine para ve zaman harcamamızın sebebi budur; imajımızın en önemli aksesuarıdır kokulu ürünler. Çekici olmak yaşamımızın vazgeçilmez bir parçasıdır ve ortam kokuları da mekanlarda bu işlevi yerine getirir. Evlerde, otellerde, kliniklerde, mağazalarda misafir gelmeden önce ortamın kokulandırılması, bir karşılama ritüeli olmalıdır. Bu nedenle, “Güzel kokanın değeri artar.” diyebiliriz. Dahası, koku duyumuz biz farkında olmasak da uygun eş seçiminde de önemli rol oynar. Gözleri kapatılmış deneklerle yapılan testlerde, deney grubuna karşı cinse ait farklı tişörtler koklatıldığında, katılımcıların, kendilerine genetik olarak en uygun eşlerin kokularının sindiği tişörtleri en çekici olarak seçtikleri gözlemlenmiştir.
 
Bu durumla ilgili bir tespitimi paylaşmak isterim. Günümüzde, insanların eş seçiminde koku, kullandığımız kozmetik ürünlerden dolayı etkisini kaybetmiş olsa da, hayvanlar aleminde hala en önemli kriterdir. Bu yüzden, fikrimce, hayvanat bahçelerinde hayvanların çiftleşmekte zorlanmasının bir sebebi de uygun kokulu "hapis" arkadaşları olmamasıdır. Umarız bir gün tüm "hayvan hapishaneleri" kapanır.
 
Kokuların hayatımızdaki rolü bu denli önemli olmasına rağmen, henüz kendine has bir lisanı oluşmamıştır. Baktığımızı görürüz, dinlediğimizi duyarız ve dokunduğumuzu hissederiz; peki, ya kokladığımızı? Bunun için özel bir kelime maalesef yok. Fark etmek, hissetmek, anlamak gibi kelimeler koklamaya özel değildir. Şekerli, baharatlı, güçlü, yoğun ve hafif kelimeleri de kokuya özgü değildir, başka duyulardan gelirler. Gelecekte kokuların yaşamımızdaki rolleri daha iyi anlaşıldıkça, kokunun kendine özgü dilinin de oluşacağını düşünüyorum.

Siteden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak, çerez politikasını kabul etmiş sayılırsınız.

Kabul